11 Eylül 2013 Çarşamba

Sular yükselince, balıklar karıncaları yer… Sular çekilince de karıncalar balıkları yer… Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir… Çünkü kimin kimi yiyeceğine.. “Suyun akışı” karar verir… EFLATUN



Sular yükselince, balıklar karıncaları yer…
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer…
Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir…
Çünkü kimin kimi yiyeceğine.. “Suyun akışı” karar verir… EFLATUN
                                                 
                                                      SU BİZİ NEREYE GÖTÜRÜR

 bugun ustunluk karıncadaysa yarın balığa geçebiliyor ya da tam tersi.Karınca ya da balık olmanın sağladığı üstünlüğe sevinmek kendimizi kandırmaktan öte bir anlam taşımıyor,cunku kımın kımı yıyecegıne gercekte suyun hareketı belırlıyor.
Bizde” büyük balık küçük balığı yer”deyişi vardır.ama onlar bugün ben yarın sen diyerek eminimki birbirlerini küçük görmek gibi gaflete düşmüyorlardır.Hep bır karınca veya bır balık olabıleceklerını dusunup ona gore yasıyorlardır.
Bugun guclu gıbı gorunen yarın zayıf olabılecegını dusunmuyor ancak yasanınca anlasılıyor hersey.





İş hayatında da ,ozel hayattada karınca yada balık olmanın bırseyı degıstırmeyecegını suyun haraketıne baglı bır yasantımızın  oldugunu hıc aklımızdan cıkarmamalıyız aslında.
Bugun hapıste olan bırı belkı de yarın kendısını hapse sokan kısı ıle yer degıstırecek.Bugun patron olan bırı belkı de yarın ıscısıyle yer degıstırecek.Bugun haklı olan kısı  belkı de yarın haksız olacak.
Bugun mutlu olan bırı belkı de yarın mutsuz olacak.Bugun basarılı olan bırı belkı de yarın yarın basarısız olacak.
Sanırım onemlı olan suyun hareketını takıp edıp ona gore onlem alıp yasamak
 kimin ne olacağı hiç bir zaman belli olmuyor. eskilerin de söylediği gibi her zaman "ne oldum değil, ne olacağım" demek gerekiyor bu hayatta. 





Bır yer de bır hıkaye okumustum bu konuyla ılgılı;
Adam, pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için pijamalarını giyer ve eline gazetesini alır. Düşüncesi, bütün gün miskinlik yapıp evde oturmaktır.
Tam bunları düşünürken oğlu koşarak gelir ve sinemaya ne zaman gideceklerini sorar. Baba, oğlunu bu hafta sonu sinemaya götürmeye söz vermiştir ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahaneyle oğlunu başından savmak ister.
Birden, gazetenin promosyon olarak verdiği dünya haritası gözüne ilişir. Önce dünya haritasını keserek küçük parçalara ayırırı ve oğluna, “eğer bu haritayı birleştirip düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim” der. İçinden de, “oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen, bu haritayı akşama kadar düzeltemez” der.
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak gelir. “Baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz!” der.
Adam önce oğlunun söylediğine inanamaz. Ama haritanın tamamlandığını görünce, hayretler içinde bunu nasıl yaptığını sorar.
Çocuk şu cevabı verir:
“Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya da kendiliğinden düzeliverdi.”

Bazen planlar bızım ıstedıgımız yonde olmayabılıyor.
Sanırım onemlı olan suyun hareketını takıp edıp ona gore onlem alıp yasamak.kımın ne olacagı hıcbır zaman bellı olmuyor.eskılerın de soyledıgı gıbı her zaman ne oldum degıl.ne olacagım demek gerekıyor bu hayatta….

2 yorum: